bugün
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor14
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi17
- icardi190512
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz14
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu16
- sözlük yazarlarının boy kilo ölçüleri9
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- evlilik yaşı kaç olmalıdır13
- anın görüntüsü19
- doğum gününde hatırlanmamak13
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- icardi1905'in sözlüğü bozması13
- bik bik için diktiğim şort17
- ismet gurbuz 202413
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı10
- anneler günü16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ali koç9
- yorgun mermi10
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- türkiye den soğuma sebepleri11
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar15
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak8
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması23
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- uludağ sözlük kapatılacak11
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- cami tuvaletinin paralı olması12
entry'ler (452)
Şokun etkisi ile oraya yığılıp kaldı. Bayılmıştı.
Ama ne bayılmak.
Bayılmak gözünüz görsün dercesine bayılmıştı.
Ama ne bayılmak.
Bayılmak gözünüz görsün dercesine bayılmıştı.
cevap bekleyen önemli pek çok soruya neden olan hadise.
Örnek:
1944 Yılı'nın şampiyonu kim oluyor bu durumda?
Fenerbahçe mi Beşiktaş mı?
Örnek:
1944 Yılı'nın şampiyonu kim oluyor bu durumda?
Fenerbahçe mi Beşiktaş mı?
Eşsiz bir ses ve yoruma sahip olan efsane ses sanatçısı.
Gerçekten çok değişik bir tarzı var. Nağmeleri, inişleri, çıkışları; bambaşka.
Örnek olarak; Saymadım kaç yıl oldu isimli Yusuf Nalkesen'e ait bir şarkı vardır.
Pek çok sanatçı bu eseri icra etmiştir.
Gel gör ki, Hiç kimse Gönül Akkor gibi söyleyememiştir bu eseri.
Seslendirmesi de sanki mümkün değildir.
Gerçekten çok değişik bir tarzı var. Nağmeleri, inişleri, çıkışları; bambaşka.
Örnek olarak; Saymadım kaç yıl oldu isimli Yusuf Nalkesen'e ait bir şarkı vardır.
Pek çok sanatçı bu eseri icra etmiştir.
Gel gör ki, Hiç kimse Gönül Akkor gibi söyleyememiştir bu eseri.
Seslendirmesi de sanki mümkün değildir.
Arka arkaya çalınan Ferdi Özbeğen yorumu ile bir şişe viski içilebilecek nazan öncel klasiğidir.
Tanımı çok güç bir isim. Çok farklı bir hikayesi olan, büyük sesli sanatçı.
"underrated","gerektiği değeri göremedi" ya da "ölünce kıymete bindi" gibi pek çok yorum yapıldı ardından.
Bunlar kısmen doğru olsa da, kendisine çok büyük itibar duyan bir kitleye de hafif bir haksızlık gibi sanki.
Bülent Ersoy'un gölgesinde kaldığı fikri de ayrı bir konu, arka planda kim bilir neler yaşanmıştır.
Hele bir de Eşref Kolçak'ın oğlu olduğu iddiası var ki, işleri iyice karıştırıyor. Gerçek değil gibi bence.
Almanya'da evlenmesi, son yıllarındaki değişim süreci, 80'li ve 90'lı yıllardaki yaşamı...
Filmi ya da belgeseli olabilecek bir insan izlenimi veriyor.
Türkiyede LGBT bir birey olarak zirveye oynamış ve zafer kazanmış iki büyük isme öykünmüş.
Bu işte de sesi ve yorumu ile ciddi bir yere gelmiş bir isim devran çağlar.
Adnan Pekak'a benzetiyorum sanki biraz kaderini.
TV dönemine denk gelmesi onu biraz daha şanslı kılmış.
Tam olarak Arabeskçi denemez ama damar olarak tabir edilebilecek ciddi sayıda şarkısı var.
Okullu bir isim değil ama sesinin rengi ve tarzı çok başarılı.
Bülent Ersoy'a benziyor mu bu anlamda evet benziyor ama farklı.
Söylemediği ve keşke söyleseydi dediğim pek çok şarkı var.
Allah rahmet eylesin.
Şuraya akla ilk gelen şarkılarından oluşan bir adet playlist bırakalım bir de:
Sahte Sevgililer
Bana ondan bahsetmeyin
Yalan olan sensin
Gittin
Elinden geleni
Beni mi Buldun
Yazık
Senin içindi
Ölene Kadar
Çok Seviyorum
Öldürürüm Kendimi
Sensiz de seninle yaşayacağım
Olmaz ki
Kavuşamadık
Kahrolayım
Ayrıldık
Sarhoşun biri
Yakarım bu şehri
Silemediler
Diyemedim
Şu dağlarda kar olsaydım
Aşığım sana
"underrated","gerektiği değeri göremedi" ya da "ölünce kıymete bindi" gibi pek çok yorum yapıldı ardından.
Bunlar kısmen doğru olsa da, kendisine çok büyük itibar duyan bir kitleye de hafif bir haksızlık gibi sanki.
Bülent Ersoy'un gölgesinde kaldığı fikri de ayrı bir konu, arka planda kim bilir neler yaşanmıştır.
Hele bir de Eşref Kolçak'ın oğlu olduğu iddiası var ki, işleri iyice karıştırıyor. Gerçek değil gibi bence.
Almanya'da evlenmesi, son yıllarındaki değişim süreci, 80'li ve 90'lı yıllardaki yaşamı...
Filmi ya da belgeseli olabilecek bir insan izlenimi veriyor.
Türkiyede LGBT bir birey olarak zirveye oynamış ve zafer kazanmış iki büyük isme öykünmüş.
Bu işte de sesi ve yorumu ile ciddi bir yere gelmiş bir isim devran çağlar.
Adnan Pekak'a benzetiyorum sanki biraz kaderini.
TV dönemine denk gelmesi onu biraz daha şanslı kılmış.
Tam olarak Arabeskçi denemez ama damar olarak tabir edilebilecek ciddi sayıda şarkısı var.
Okullu bir isim değil ama sesinin rengi ve tarzı çok başarılı.
Bülent Ersoy'a benziyor mu bu anlamda evet benziyor ama farklı.
Söylemediği ve keşke söyleseydi dediğim pek çok şarkı var.
Allah rahmet eylesin.
Şuraya akla ilk gelen şarkılarından oluşan bir adet playlist bırakalım bir de:
Sahte Sevgililer
Bana ondan bahsetmeyin
Yalan olan sensin
Gittin
Elinden geleni
Beni mi Buldun
Yazık
Senin içindi
Ölene Kadar
Çok Seviyorum
Öldürürüm Kendimi
Sensiz de seninle yaşayacağım
Olmaz ki
Kavuşamadık
Kahrolayım
Ayrıldık
Sarhoşun biri
Yakarım bu şehri
Silemediler
Diyemedim
Şu dağlarda kar olsaydım
Aşığım sana
ilhan irem'in müzik ve edebiyat tarihine mıh gibi işlediği, kült ötesi bir eser.
Müziği ilhan irem'e, sözleri Hansu irem'e aittir.
https://www.youtube.com/watch?v=Fb9gf0P29uw
Sözleri şu şekildedir;
hayallerimin sedef kapısını açınca
gül kokusu döndürür başımı
solgun, nazlı rüzgarda
saçında çiçeklerle gelirsin bana
gül kokulu çeyiz sandığı
yalnız gecelerde kıvranırken dalga dalga
gül kokulu çeyiz sandığını açınca
solgun, nazlı rüzgarda
saçında çiçeklerle gelirsin bana
ve örteriz üzerimize geceyi
unut unut bunları ! unut unut bunları !
hayalleri, yalanları ez / ez / ez çiçekleri ez,
hayalleri, yalanları ez / ez onbir pondluk ökçelerle
güzellikleri çerçeveler gibi boya dudaklarını
kır aynaları kır / kır / kır / kır kopar bağlarını
bir omuzunu göz kırpar gibi açıkta bırak
birşeyleri savur, birşeyleri yak !
yüreğini kapa ne kaldıysa senden sana, benden sana
sıkı sıkıya / sıkı sıkıya / sıkı sıkıya
yüreğini kapa ne kaldıysa senden sana, benden sana
sıkı sıkıya / sıkı sıkıya / sıkı sıkıya
'tamamlanınca eksik kalıyor birşeyler'
Müziği ilhan irem'e, sözleri Hansu irem'e aittir.
https://www.youtube.com/watch?v=Fb9gf0P29uw
Sözleri şu şekildedir;
hayallerimin sedef kapısını açınca
gül kokusu döndürür başımı
solgun, nazlı rüzgarda
saçında çiçeklerle gelirsin bana
gül kokulu çeyiz sandığı
yalnız gecelerde kıvranırken dalga dalga
gül kokulu çeyiz sandığını açınca
solgun, nazlı rüzgarda
saçında çiçeklerle gelirsin bana
ve örteriz üzerimize geceyi
unut unut bunları ! unut unut bunları !
hayalleri, yalanları ez / ez / ez çiçekleri ez,
hayalleri, yalanları ez / ez onbir pondluk ökçelerle
güzellikleri çerçeveler gibi boya dudaklarını
kır aynaları kır / kır / kır / kır kopar bağlarını
bir omuzunu göz kırpar gibi açıkta bırak
birşeyleri savur, birşeyleri yak !
yüreğini kapa ne kaldıysa senden sana, benden sana
sıkı sıkıya / sıkı sıkıya / sıkı sıkıya
yüreğini kapa ne kaldıysa senden sana, benden sana
sıkı sıkıya / sıkı sıkıya / sıkı sıkıya
'tamamlanınca eksik kalıyor birşeyler'
Yürek burkandır.
Ne olmuştur, nasıl olmuştur bilinmez. Araya giren şeytanlar, oyunlar, dönen dolaplar...
Oğlan karga tulumba kovulur evinden yurdundan. Ayrılık acıdır ama bu ölümden beterdir.
Veda edemeden, anlam veremeden, tutunacak bir öfkeye bile sahip olamadan sürülür gider uzaklara.
. . .
Yıllar geçer, sular biraz durulur ya da öyle görünür. Döner yurduna. Neden, ne amaçla o da bilinmez.
Boş boş dolaşır sokaklarında kasabanın, anlamsız bakışlarla.
Derken, o eski patikada karşısına "O" Çıkar. Önceki gün uzaktan görmüştür ancak bu sefer karşısındadır.
Yıllarca kafasında yaşattığı o an, "O" ve damarlarında varlığını yeniden hissettiren cam kırıkları...
Önce "O" başlar;
-- Hoş Geldin.
- Hoş Bulduk.
--Nasılsın?
-iyiyim, saol. Sen?
--Gördüğün gibi, şükür... Özlemiş misin buraları?
- Özlemek mi? Neyi? Buradan giderken son bir kez arkaya bile dönüp bakamamıştım. Öylesine yıkılmıştı ki her şey... Kalmayan, olmayan bir yoklukta özlenecek bir şey bulamamakla geçti yıllar. Özlemek mi? Özlemek... Öylesine kaybettim ki her şeyi, Sanırım özlemlerim de arada kayboldu gitti.
--Neden döndün peki?
-Bilmem, belki yine kovulmuşumdur bir yerlerden... Yorulmuşumdur, gölgesinde oturacak bir zeytin ağacı bulurum belki diye umut etmişimdir.
--Beyazların artmış...
-Ben azalırken onlar çoğaldı. Geçinip gidiyoruz... Sen aynısın.
--Yaşlandım ben de, kilo aldım. Bir kızım var.
-Gördüm. Maşallah, Allah bağışlasın... Sana benziyor.
--Sağol. Ben artık gideyim. Tekrar hoş geldin.
- Sen sağol, sen sağol... Güle güle...
Boğazındaki düğümle kala kalır orda, yavaşça yürür. Yüzü görülmez. Belki ağlıyordur...
Ne olmuştur, nasıl olmuştur bilinmez. Araya giren şeytanlar, oyunlar, dönen dolaplar...
Oğlan karga tulumba kovulur evinden yurdundan. Ayrılık acıdır ama bu ölümden beterdir.
Veda edemeden, anlam veremeden, tutunacak bir öfkeye bile sahip olamadan sürülür gider uzaklara.
. . .
Yıllar geçer, sular biraz durulur ya da öyle görünür. Döner yurduna. Neden, ne amaçla o da bilinmez.
Boş boş dolaşır sokaklarında kasabanın, anlamsız bakışlarla.
Derken, o eski patikada karşısına "O" Çıkar. Önceki gün uzaktan görmüştür ancak bu sefer karşısındadır.
Yıllarca kafasında yaşattığı o an, "O" ve damarlarında varlığını yeniden hissettiren cam kırıkları...
Önce "O" başlar;
-- Hoş Geldin.
- Hoş Bulduk.
--Nasılsın?
-iyiyim, saol. Sen?
--Gördüğün gibi, şükür... Özlemiş misin buraları?
- Özlemek mi? Neyi? Buradan giderken son bir kez arkaya bile dönüp bakamamıştım. Öylesine yıkılmıştı ki her şey... Kalmayan, olmayan bir yoklukta özlenecek bir şey bulamamakla geçti yıllar. Özlemek mi? Özlemek... Öylesine kaybettim ki her şeyi, Sanırım özlemlerim de arada kayboldu gitti.
--Neden döndün peki?
-Bilmem, belki yine kovulmuşumdur bir yerlerden... Yorulmuşumdur, gölgesinde oturacak bir zeytin ağacı bulurum belki diye umut etmişimdir.
--Beyazların artmış...
-Ben azalırken onlar çoğaldı. Geçinip gidiyoruz... Sen aynısın.
--Yaşlandım ben de, kilo aldım. Bir kızım var.
-Gördüm. Maşallah, Allah bağışlasın... Sana benziyor.
--Sağol. Ben artık gideyim. Tekrar hoş geldin.
- Sen sağol, sen sağol... Güle güle...
Boğazındaki düğümle kala kalır orda, yavaşça yürür. Yüzü görülmez. Belki ağlıyordur...
Durup dururken Windows Market'ten kaldırılan uygulama. Nokia Lumia telefonlar ile zaten doğru düzgün çalışmıyordu; şimdi tam oldu, çok da güzel iyi oldu.
Çok kötü bir telefon, marketi desen tam bir facia. Durup dururken Whatsapp çalışmamaya başlıyor, marketten kaldırılıyor falan.
Orta ölçekli, mütevazi bir kullanıcı iseniz, temel uygulamalar bana yeter diyorsanız dahi berbat bir sistem. Android ve Ios ile mukayese dahi edilemez.
Kaçış yolları aratan telefon.
Orta ölçekli, mütevazi bir kullanıcı iseniz, temel uygulamalar bana yeter diyorsanız dahi berbat bir sistem. Android ve Ios ile mukayese dahi edilemez.
Kaçış yolları aratan telefon.
MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından Silivri Cezaevinde ziyaret edildiği zaman, imralı ile denge takası noktasında gösterilmeyi zul sayarım. Bunun yerine hapiste çürürüm diyen eski Genelkurmay Başkanı.
Omurgasızlar 'ın Latince adıdır.
(bkz: Invertebrata)
Beşiktaş trafiğine takıldı,
Öndeki minibüse küfür etmeye başladı...
Öndeki minibüse küfür etmeye başladı...
Melih Gökçek'e verdiği ayar ile kopartmış insan...
http://www.odatv.com/n.ph...ahin-k.-carpti-0103131200
http://www.odatv.com/n.ph...ahin-k.-carpti-0103131200
4 kişilik bir aile için açlık sınırının 1007 TL,
4 kişilik bir aile için yoksulluk Sınırının 3280 TL,
Asgari Ücretin 774 TL,
işsizlik oranının %15,4,
Faal ve emekli Milletvekili maaşının sürekli bir artış içinde olduğu,
Dizilerle, futbolla, manasız tartışmalar ile uyutulan insanların ülkesi.
4 kişilik bir aile için yoksulluk Sınırının 3280 TL,
Asgari Ücretin 774 TL,
işsizlik oranının %15,4,
Faal ve emekli Milletvekili maaşının sürekli bir artış içinde olduğu,
Dizilerle, futbolla, manasız tartışmalar ile uyutulan insanların ülkesi.